Powered By Blogger

5 Ekim 2023 Perşembe

SÖZ GURUBU: DİL 0002

  1. Dilini tut ve her şeyi her yerde konuşma. Her söz herkesin yanında konuşulmaz.  Orhan Erdem
  2. Dil, akılla güçlüdür. Hayvanlarda da dil var, ancak beyin dile hükmedemiyor. Aklın, diline hükmetmeli... Orhan Erdem
  3. Dil, gönlün aynasıdır. Bir insanı tanımanın en basit yolu; onu konuşturmaktır. Orhan Erdem
  4. İnsan, dilinin altında gizlidir. Hz. Muhammed
  5. Dilin müşterisi kulaktır. Sultan Veled-Maarif
  6. Tatlı dili olanların, dostları her gün biraz daha artar. Hz. Ali
  7. Dil sürçeceğine ayak sürçsün, daha iyi. Herbert
  8. Özgürlüğün tehlikeye düştüğü yerde dil de tehlikede demektir, ya da bunun tersidir durum. Tehlike, her zaman dilde düzenlemelerle belli eder kendini. Heinrich Böll
  9. Öylesine okumuş bir adam ki, atın dokuz dilde karşılığını bilir, ama öylesine bilgisiz ki, binmek için, tuttu bir inek satın aldı. Amerikan Atasözü
  10. Baş, dil ile tartılır. Türk Atasözü

4 Ekim 2023 Çarşamba

0132 - (10) ÖĞRENMENİN EN İYİ YOLU...

0132  - (10) ÖĞRENMENİN EN İYİ YOLU...
  • Değerli arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.   90'lı yılların sonlarında, bir not almıştım, bir kağıt parçasına. Senelerdir bekledi durdu... Bu gün o notumla tekrar karşılaştım ve kendime dedim ki, "YETER ARTIK BAŞLA - ERTELEMEK BİR ŞEY KAZANDIRMIYOR..." 👍
  • Makalemin başlığında görüldüğü gibi, ÖĞRENMENİN EN İYİ YOLU;  eğlendirerek - sevdirerek - oyun haline getirip, öğrenmenin ve öğretmenin en iyi yolu böyle bir şey olmalı diye düşünmüştüm, notumu alırken. 😊
  • Öğrenilecek bilginin, öğrenen için bir faydası olmalı - ve öğrenme gerekçesi olmalı ki, zevkle öğrenilsin. 😐
  • A)  Bir veciz söz /  Fayda içeren bir cümle / Bir Ayet, bir Hadis / vb. her konuda bir parça  bilgi...ÖRNEK;  "Öğrenme durunca, cehalet başlar."  B)  "Öğrenme durunca ......... başlar.. ✋
  • Yediden yetmişe, isteyen herkes, zamanını kıymetli kılabilir, yeter ki, öğrenme hevesi olsun.👂
  • Buradan, yani web sitemden, 1-10 arası rakamlı, tablet gibi, kısa, kolay anlaşılır 10 söz, yayınlayacağım. Okur geçersiniz, ve/ya FACEBOOK.COM/sebahattin.tokmak profilimde; buradaki sözlerin, bir kelimesini  eksik bulacaksınız. Eksik kelimeyi tamamlamak, size kalıyor. Eğer, cümleyi yani sözü iyi okumuş ve anlamış iseniz, eksik kelimeyi kendiniz bulursunuz. Şayet, emin değilseniz, tekrar bu sayfaya yani web siteme dönüp, kendinizi test edebilirsiniz. Bu okumayı, arkadaşlarınızla da yapabilirsiniz ve doğru kelimeleri, en çok bulan, daha başarılı kabul olunur, ve, en az doğru kelime bulan, arkadaşlarına çay vb. ikramda bulunabilir. Bu çalışmayı yaparken, elinizin altında kalem-kağıt bulundurmalısınız. 😇
  • Yukarıda ifade etmeye çalıştığım bu projeye hemen  başlıyorum. Sizleri de katılmaya bekliyorum.  
  • SÖZ GURUBU: 0001
  1. )  Dilin ağır, gözün çabuk olsun. Cervantes
  2. )  Akıl hazır değilse, göz görmez. Emile Serge
  3. )  Gözlerin konuştuğu dil, her yerde aynıdır. Dr. Ivy
  4. )  Kimse, görmek istemeyen kadar kör değildir. J. Swift
  5. )  Kapalı gözler, ruhu seyretmenin en güzel şeklidir. Victor Hugo
  6. )  Göz, kendinden başka her şeyi görür. T. Fuller
  7. )  Kadınlar, erkeklere söyleyeceklerini gözleriyle söylerler. A. Daudet
  8. )  Gözler, dudakların söylemeye cesaret edemediği şeyleri açığa vuracak kadar cesurdurlar. Mevlana 
  9. )  Bazen, dudakların bitiremediği cümleleri gözler tamamlar. A. H. Müftüoğlu
  10. )  Göz, öyle bir hassedir ki, ruh bu alemi, o pencereden seyreder. Said Nursi
Kaynak: Hayata Yön Veren Öyküler, Derleyen: Akın Alıcı'ya teşekkürlerimle.

12 Mayıs 2017 Cuma

0131- ( 1 ) FARKINDA MIYIZ? YENİ NESİL ÇOCUKLARIMIZIN! (İNDİGO / KRİSTAL / GALAKTİK)

FARKINDA MIYIZ?  YENİ NESİL ÇOCUKLARIMIZIN !  (İNDİGO - KRİSTAL - GALAKTİK )            

Biz büyükler hep, çocuklarımızı korumak endişesi ile terbiyeden yanayız. Farkında olmasak da, tüm hayatımıza  eski kalıp anlayışlarımız ile  bakmayı tercih etmişizdir. Oysa hayat, sürekli bir değişim içindedir. Aksine,  değişimden de o kadar korkuyoruz ki... Değişen hayat içinde yaşarken, eski kalıplarımızla  düşündüğümüz için, problemler üretiyoruz,  sorunlarımızla iç içe  yaşarken, hayatı problemlerden ibaret olarak görmeye alışıyoruz.   Rahat  ve huzurlu bir yaşam bize, sanki batmaya başlıyor. Bu günün koşullarında kendimize ve çevremize şöyle bir bakarsak,  insanoğlu problem üretmekten, sorun çözmeye aklı ermiyor gibi garip bir haldeyiz. 

Merhum Mehmet Akif Ersoy, Asr Suresini yorumlayan şiirinde şöyle ifade ediyor;   ."Doğrudan doğruya Kuran'dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz, İslamı." ve   "Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor." Hadisinin, muhtemel yorumu ile  İmam-ı Gazali'nin , mealen "Kur'an'ın  her asra dönük bir yüzü var."  sözlerini kriter  alarak,"İslam'ın yaşanan çağlara uygun yeni yüzünü anlamalı / yorumlamalı ve hayatı ona göre yaşamalıyız." Şeklinde düşünüyorum.   Muhtemelen içinde yaşadığımız çağa uygun yorumlar ortaya koyacak, ,müfessirlerimiz, olmalı. (Bu duruma "Zamanın Ruhunu yakalamak" da diyebiliriz.)  

İçinde bulunduğumuz bu asırda bocaladıkça, İslam'a yani, ilk yüz yılındaki halindeki dinimize sarılıyoruz. Oysa, Cahiliye Dönemini, terbiye etmek için gönderilen yüce dinimiz, on beş asır öncesine hitap etmişti.  On beş asır sonra, acaba,  Kuran'dan hiç feyz almamış gibi-miyiz? Oysa, Mehmet Akif'in dediği gibi, 21. yüzyıl  da olduğumuzu fark ederek, İslam'ı, yeniden anlamak için cehd  etsek, yani Kuran'ı yeniden yorumlayarak, hayatımızı yeni baştan düzene koysak daha iyi olmaz mı? 

Einstein derki;  "Bir problemi, ürettiğiniz düzeyde çözemezsiniz. Ürettiğiniz problemi çözmek için bir düzey yukarı çıkmalısınız."  İslam toplumu olarak, Kur'an'ı  yeniden yorumlamak için bir üst düzeye çıkabilir miyiz?
.
Yukarıdan İlahi bakışla,  ya şöyle deniyorsa;  "Yeryüzüne gönderdiğim Ey Ademoğlu! Hep problem üretiyorsun,  ürettiğin sorunları çözmekten aciz kaldın. Benim ahsen-i takvim (güzel) kullarım. Son Peygamber Hazreti Muhammed (sav)i gönderdim. Tebliğini, hal diliyle ve lisanı ile yaptı. Dersinizi çalışmadınız. Okuyun!!! dedim, Okumadınız. Düşünün!!! dedim, düşünmediniz. Halen cehalet içinde yüzmeye doymadınız mı? "  

ALTERNATİF BİR BAKIŞLA

Yüce Rabbimiz Allah (cc),  bizleri yeni baştan terbiye etmek için,  yeni nesil çocuklar gönderiyor olamaz mı?   Bizler de  bu çocuklara,  İNDİGO / KRİSTAL / GALAKTİK ÇOCUKLAR veya   X -  Y - Z KUŞAĞI diyor, olamaz mıyız? Lütfen, bu konu üzerinde bir düşünelim. Yazar  - çizer tüm entelektüeller.  Devletleri yönetenler! Eğitim Sistemlerini - Müfredatlarını  düzenleyen uzmanlar!  Esasen, sorun üretenler bir üst düzeye çıkarak ürettikleri sorunları çözmek durumundadırlar. Öyle veya böyle... Bu yeni nesil çocukları anlamaya çalışsak ve çözümü onlar da arasak, nasıl olur? Acaba! 

Yeni nesil, yani geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımız, hayata bizden farklı bakıyorlar. Bizler eski enerji ile donandık, zorlansak da,  yeni nesil çocuklarımızı anlayalım, Yeni hastalık adları icat edip, Otistik - Dikkat Eksikliği Sendromu - Hiper aktiflik  vesaire... demeyelim.  

Yeni Çağ'da   yeniden Peygamberler gönderilmeyeceğine göre, yeni nesilleri anlamaya çalışalım. Eski zihniyet yapısına sahip kuşaklar,  yani  bizler, 50 - 60 yaşını geçmiş bizim kuşak, bilelim ki, yeni nesil çocuklar, hayata bizim gibi bakmıyor ise, onları yadırgamayalım ve yargılamayalım. Söz konusu yeni nesil,  kendi yolunu kendi aşacaktır.  Muhtemelen, bu çocukların bizden farklı olduklarını fark ediyoruz, 'şimdiki çocuklar bir harika' şeklinde bakıyoruz, değil mi? Gelecek onların olacak, bizlerin değil. Hz. Ali'nin bir sözü, hemen aklıma geliverdi. "Çocuklarınızı, sizin zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştiriniz. işte bu farkı fark edelim, lütfen bu konu üzerinde pedagoglar - sosyologlar - eğitimciler,  özellikle devletleri yöneten erk sahipleri, sözüm temelde sizlere. Saygı ve sevgi ile meramımı duyurmak istedim. 

Sebahattin Tokmak- Yazarlık Eğitimi Kursu ÖDEVİ dir. - 1İ Sınıfı-27 Aralık 2015-Kayseri

8 Nisan 2016 Cuma

0126 - ( 1 ) EMEKLİ BİR İŞE YARAMALI MI?

Bir yıl önce Ankara'dan Kayseri'ye gelen, biri ile konuşuyorduk, dedi ki:  Bir tanıdığım emekli oldu, bu kişi, "Emekli maaşımı alıyorum ama içim rahat etmiyor, aldığım maaşı hak ettiğimi düşünmüyorum. Onun için gönüllü olarak bir yerde çalışmak istiyorum, ücret de istemeyeceğim."  Şeklindeki ifadesini bize aktarmıştı. Şimdi, bu fikirden ilham alarak ve açarak yazıma başlamak istiyorum.


Bende, ne güzel boş oturmak istemiyor, bir işe yaramak istiyor, gibi düşünmüştüm. Bu fikrin başka  bir yönü daha vardı ki, o an onun üstünde durmamıştım. Devletten aldığı emekli maaşını hak etmediğini düşünüyordu, her nedense... Bundan otuz sene kadar önce, şu tarz şeyler duymuştum."Dinimizde, sosyal sigorta - emeklilik ve maaş, diye bir şey yok. Çalışamayacak  kadar yaşlanan kimseye evlatları bakar, anne babaya bakmak evlatların vazifesidir." Gibi.  Bu yaklaşım bir yorumdur. Bu konuda fikir yürütmeyeceğim.  Ne var ki, İslam Dini sosyal bir dindir. Devlet de sosyal düzenlemelerini Din hilafına yapmıyor. Kurulu bir sosyal düzenimiz var, elinden geldiğince  iyi bir şekilde, Sosyal Sigorta - Sağlık Sorunları - Emeklilik - Emekli maaşı,  kurulu sistem sayesinde emekli maaşımızı hak ettiğimizi, zaten devlet takdir etmiştir. Toplumsal düzen gereği  herkes, olabildiğince bu haklardan eşit yararlanıyor. 

Emekli olmanın başka bir yönü var ki, "Emekli olan kimse, sağlığı yerinde ise, bir işe yaramalıdır." Diye düşünüyorum. Ücret mukabilinde tekrar işe girip çalışmak, olabilir, ancak, bu kadar genç  insan  işsiz durumda iken, sosyal adalet ilkeleri açısından, bana adilane görünmüyor. 
 
O halde çalışmayalım boş oturalım, fikri de bana cazip gelmiyor. Sağlığı yerinde bir emekli, isterse, gönüllü olarak topluma hizmet edebilir. Peki, gönüllülük esasına göre topluma ne hizmeti olabilir?  Sorusunu burada sormalıyız. Öncelikle kendi çocuklarına - torunlarına  bilinçli olarak ilgi -  sevgi- şefkat göstermeli. Onlarla konuşmalı - diyalog kurmalı - empatik  davranabilmeli. Çocuk eğitimi ve terbiyesi çok önemli olup, konuya ilişkin yeni kitaplar okumalı - kendini yeniden düzene koymalı. Çağa uygun - bilimsel veriler eşliğinde davranmalı. vb. birçok şey...
 

Hemen burada bir söz aklıma geliverdi. Hazreti Ali'nin bir sözünü birlikte hatırlayalım. "Çocuklarınızı, yaşayacakları zamana göre yetiştiriniz." Hazreti Mevlana'nın:  "Dünün güneşi ile bu günün çamaşırını kurutamazsın". "Dün, dündü, geçti gitti. Bu gün yeni şeyler söylemek lazım, cancağızım." Kuzey Kafkasya'da 17. yüzyılda yaşamış, Adıge'lerin Kabartay kolundan olan değerli  insan, Kazanıko Jabağı'nın zaman ile ilgili sözü şöyledir. "Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy." Benzeri Atasözü -  veciz sözler, bizlere her zaman ilham kaynağı olmalı iken,     "Biz atalarımızdan böyle gördük". "Eski köye yeni adet mi getiriyorsun?" "Sus, sen ne bilirsin?"   Yaklaşımları, bu güne ne kadar uyuyor? Lütfen, hep birlikte üzerinde düşünelim. Derim.  

Bu vesile ile İndigo / Çivit renkli çocuklar - Kristal çocuklar veya  X kuşağı Y- Z kuşağı tabirlerini araştırabiliriz. Muhtemelen insanlığımızın geleceğine ışık tutacaktır, bu çocuklarımız, eğer onları anlayabilir isek... Bu konu bir başlık olsun, araştırması da meraklılarına ve araştırmacılara kalsın...


Hayat devingendir. Her şey değişiyor, yerinde sayan hiç bir şey yok. "Hayatta değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir." Albert Einstein.    

Her devrin - zamanın kendine mahsus şartları ve ruhu vardır. O şartlar o zamana mahsus idi. Yaşadığımız bu günün  ve gelecek olanın da  kendine göre geçerli   şartları ve zamanın ruhu söz konusu olacaktır.  Geçmişin doğru ve makul anlayışları tabii ki her zaman değerini korunmalıdır.

Kanaatime göre, televizyon - dizileri,  sosyal medya denen araçlara gereksiz yere çok takılıyoruz. Ruhsal dengemizi bozacak kadar zaman ayırıyoruz. İnternet - televizyon derken, ev içinde dahi iletişimi ve konuşmayı unutuyoruz. Üstüne üstlük çocuklar ve gençler zararlı bir çok şeyi de bu mecralardan kapıyorlar.  Hal böyle olunca, sohbet - diyalog - ilgi - sevgi  - şefkat azalıyor veya yok olma noktasına geliyor.  Bu konuların üzerinde ciddiyetle durmalıyız. 
     
Emekli insan, görmüş geçirmiş insan olup,  tecrübe ve birikimi ile gelen kuşaklara örnek ve faydalı - yardımcı olmaya çalışmalıdır. Gençlerimizde, birikimli emeklilerimize emekli olmasa bile, yaşını başını almış tecrübeli  insanlara  sorular sormalı, bildiklerini anlattırmalı, böylece kendi geleceğini de kısa yoldan aydınlatmalı. Derim. Kendisine soru sorulan insan da, kendisine bir önem atfedildiğinin farkına varabilir ve bildiklerini memnuniyetle gençlerimizle paylaşabilir. 

Seçeceğimiz faydalı kitapları, bir program çerçevesinde topluca okuyabilir, üzerinde fikir yürütüp tartışabiliriz.  Çocuklarımıza gençlerimize kitap okumayı küçük yaşlarında sevdirmeliyiz. Dışarıda geçen zamanları üzerine, günün nasıl geçtiğini sormalı ve üzerinde konuşmalıyız. Olumsuz giden bir şeyler var ise anlamalı ve  ona uygun söz ve davranışlarla çocuklarımızı rahatlatmalıyız ve benzeri bir çok konuda empatik davranabilmeliyiz.  Empatik davranış, sadece anlamak değildir, anladığımız  şey üzerinde anlayışlı ve çözümsel tutum takınmaktır. 


Emekliler, en iyi bildikleri ne ise,  bildiklerini toplumla paylaşmak adına, bir araya gelip dernek kurabilirler. Toplum hayrına yapabilecekleri sınırsız konular var.  Bu konuları masa başı toplantılarında ortaya çıkartabilir ve neyi nasıl yapacaklarını programlayabilirler. 


Ben de, 67 yaşında emekli - İlk Okul mezunu -  bir birey  olarak, topluma bir katkı olması açısından, bu fikirleri ve yaklaşımları cazip bulan insanlarla işbirliği yapmaktan şeref duyarım.  Sözünü ettiğim konular çerçevesinde,  elimde biriken değerleri - veciz sözleri - hikayeleri paylaştığım blogumu öneriyorum. Burada gençlerimize dönük 130 civarında faydalı yazılar mevcuttur. Göz atın, beğenmeniz halinde  özellikle gençleri - eşi dostu haberdar edin, lütfen. Buraya kadar okuduğunuza göre size teşekkür ediyorum.  Sevgi ve saygılarımla.                                  http://hertelden-dahice-fikirler.blogspot.com.tr



Sebahattin Tokmak - Yazarlık Eğitimi 1İ Sınıfı 11.12.2015 Kayseri NOT: Bu yazı blogumda 130 nolu başlık okunursa anlaşılabileceği gibi, katılmış olduğum, Yazarlık Eğitimi Kursu'nda  ödev olarak sunduğum deneme mahiyetindeki makalem  hocalarım - kurs arkadaşlarım tarafından beğenilmiştir.






5 Mart 2016 Cumartesi

0125- HERTELDEN - Sokrates'in Üç Filtresi

Bir gün bir adam Sokrates’e: “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” der.
Sokrates: “Bir dakika bekle” diye cevap verir ve devam eder: “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor”. Adam merakla: “Üçlü Filtre?” diye sorar. “Doğru” diye devam eder
Sokrates. “Benimle arkadaşın hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir. Bu ona üçlü filtre dememin sebebi. Birinci filtre: “Gerçek filtresi. Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak gerçek olduğundan emin misin?” Adam: “Hayır, aslında bunu sadece duydum.” “Tamam” der, “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun… Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, yani iyilik filtresini. Arkadaşın hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” diye sorar Sokrates.
Adam Sokrates’e: “Hayır, tam tersi” diye cevap verir. Sokrates: “Öyleyse onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. İşe yararlılık filtresi; bana arkadaşın hakkında söyleyeceğin şey benim için yararlı mı?” diye sorar. Adam şaşırarak: “Hayır! Gerçekten de değil!” Sokrates: “İyi o zaman. Eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse ve yararlı değilse, bana niye söyleyesin ki!” der.
“Her bildiğini söyleme ama her söylediğini mutlaka bil.” CLAUDIUS
“ Kimseden sana kötülük gelmesini istemiyorsan; fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma.” MEVLANA

4 Mart 2016 Cuma

0130 - ( 1 ) HERTELDEN - KAYSERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İLE TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ KAYSERİ ŞUBESİ - ARASINDA - YAZARLIK EĞİTİMİ

Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye Yazarlar Birliği, Kayseri Şubesi  arasında, Yazarlık Eğitimi Kursu Kayseri'de  Düzenlenmiştir. Bu vesile ile sözü konusu,  her iki kuruma da  teşekkür mektubumdur. Çok hayırlı bir ilke imza attılar. Başarılarının devamı dileği ile, saygılarımı sunuyorum.

Söz konusu yazarlık Eğitimi Kursu, 15. 11. 2105 tarihinde başlatılmış olup, 11 hafta sürecek şekilde planlanmıştır.  Kurs, planlandığı gibi icra edilmiş olup, hertelden-dahice-fikirler.blogspot.com blogunun yazarı olarak, bende bu kursa katılma gereksinimi duymakta idim. Böyle bir fırsat önüme çıkınca, hemen başvurdum. İlk okul mezunu - 67 yaşında,  emekli bir kimse olarak, bu eğitime kabul edilmem, beni çok mutlu etti. Yazarlık Eğitiminden,  beklentimin üstünde fayda gördüm. Yazı yazmaktan korkar iken, artık düşüncelerimi rahatlıkla dile getirme olanağına kavuştuğumu söyleyebilirim.

Zira, bu kursa katılanlar arasında sınıfımızda, başlangıçta 20 kadar öğrenci başlamıştık, Kursa toplam, iki yüzün üstünde başvuru olduğu ve tüm başvuruların kabul edildiği, ve yeterince sınıf açılımı planlanarak eğitime başladık. Öğrenci arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi, ya yüksek tahsil eğitime devam eden veya meslek sahibi eğitimli insanlardan oluşuyordu.  Böyle bir ortamda bana da bir yer verilmesine doğrusu çok sevindim.  

Başarılı olmak için, elimden gelen gayreti gösterdiğimi düşünüyorum. İlk günlerde ders ve ortama uyum göstermekte biraz zorlandığımı düşünsem de, verilen ödevleri yapmakta, elimden gelen gayreti gösterdim.  Ders hocalarım  ve özellikle sınıf koordinatör Hocam Mustafa Ethem Köse, çabalarımı takdir ederek motivasyonumu yüksek tuttular. Bu vesile ile burada,  tüm hocalarıma çok  teşekkür etmek istiyorum.

Son üç hafta mazeretim nedeni ile kursa katılamadım. Gelecek blog  yazılarımda ,  konuya ilişkin  ödevlerimi sizlere de ilham olabilir, düşüncesi ile paylaşmayı düşünmekteyim.

Yazarlık Eğitimi Kursumuz, on bir hafta, Cumartesi ve Pazar günleri, ikişer saat olmak üzere, toplam olarak 88 saat  süre ile devam etti. Her haftanın belli bir konusu var idi.

Burada, ders konularını ve hocalarımızı isimleri ile,  zikretmem gerektiğini düşünüyorum.  Kursu organize eden Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesine nezdinde  emeği geçen kişilere,  saygı değer hocalarıma,  minnet - şükran ve saygılarımı sunuyorum.

Sebahattin Tokmak, 1İ Sınıfı öğrencisi

Plana  göre:

Konu:  GEZİ, Atabey Kılıç

Konu:  KİTAP TANITIM - ELEŞTİRİ, Veysel Tüfekçi

Konu:  GAZETE - MAKALE, Erginbey Uygurtürk

Konu:  DERGİCİLİK:  İbrahim Şahin

Konu:  ŞİİR, Şeyhmuz Çiçek

Konu:  TİYATRO, Muhsin İlyas Subaşı

Konu:  ÇOCUK EDEBİYATI, Erol Aksoy

Konu:  GÜNLÜK - ANI YAZMA, Lokman Ateşoğlu

Konu:  DENEME, Tuncay Mansur Taşcı

Konu:  HİKAYE, Dengiz Deniz Şimşek

Konu:  ROMAN, Furkan Yılmaz Altınöz




12 Ekim 2014 Pazar

0127 - ( 1 ) ADIGE/ÇERKES TOPLUMUNA DERNEKLERİNE ÖNERİLER

Hertelden-Dahice-Fikirler'de uzunca bir aradan sonra gençlerin ilgisini çekeceğini düşündüğüm, Adıge yani toplumda söylenen adımızla Çerkes'lere ve dernekle ilgilenen yöneticilerimize yönelik, mesajlar içeren, dernek ve kişisel gelişim temalı düşüncelerimi blogumda paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Zevkle okuyacağınızı  ve paylaşacağınızı umuyorum.



Muhterem Hocam, Değerli Başkanım, ve Hemşerilerim, Birkaf Derneği Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Sevgili Gençlerimiz

Başkanımız İzhan Baykal'ın müsaadesi ile, bir takım kişisel görüşlerimi - düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı faydalı buluyorum. Bu vesile ile huzurunuzda bulunmaktan mutluluk duyuyorum.

Önce, kısaca kendimi tanıtayım. Aranızda beni yeterince tanımayan  gençlerimiz olacaktır.
Adım Sebahattin Tokmak, Uzunyayla Hilmiye Köyünde (Beşgızakbable) 1949 yılında doğdum. Rahmetli Dedem Hacı Aziz Tokmak, rahmetli Babam Ali Tokmak, rahmetli Annem Karaboğaz Köyünden Baykaldı'ların kızıdır. Bu vesile tüm geçmişimizi rahmetle ve saygıyla yad ediyorum.

Kırk senelik evliyim, eşim Dikilitaş Köyünden Mola'ların kızı olup, iki çocuk ve dört torun sahibiyiz, her dede nene gibi bizde torunlarımızı çok seviyoruz.

İlkokul mezunuyum, başka bir ifade ortaokul 2. sınıftan terk ettim. 1964 yılında hayata atıldım. 15 yaşımda  İngilizce öğrenmeye başladım. Sürekli geliştirme çabası içinde oldum. Kısacası İngilizce biliyorum.

1998 yılında Turizm Sektöründen emekli oldum, aynı işletmede 5 yıl daha çalıştım. Çalışma hayatımı noktalayarak 2002 yılında Kayseri'ye yerleştik. Sahabiye'de oturmaktayız.

2005 - 2013 yılları arasında bağımsız reklamcılık yaptım. Şimdi ise torunlarımızla ilgileniyoruz.

İki yıldan beri Birkaf'ın üyesiyim. Son dönem yönetim seçimlerinde Başkanımız İzhan Beyin teklifi sayesinde,  Birkaf  yönetim  Kurulu üyesiyim. 

Hobilerim arasında kitap okumak, İnternet'ten ilgimi çeken videoları izlemek  belli başlı meşguliyetimi oluşturmaktadır. Su - tuz ve sağlık ilişkisi ilgimi çeken konulardan biridir. İnternet araştırmaları dışında  8-10 kitabım var, her birinden epey faydalandım.  

Söz konusu kitaplar, su -tuz ve sağlıkla ilgili olup, Türkiye'de ve dünyada uzman - otorite yazar ve araştırmacılar tarafından yazıldı. Bir kaç isim vermek gerekirse: Masaru Emoto, James Cooper, Yücel Aydemir, Howard Murad, Fereydon Batmanghelidj, Kemal Özer Peter Ferreira, Barbara Hendel vb. isimlerdir.

Su ve Tuzun İnsan Sağlığı  üzerindeki Rolü, başlığı altında ulaştığım bir çok bilgiyi eş dostla, talep olursa, paylaşmak isterim.   ( Sözüm, hitap ettiğim derneğimiz mensuplarınadır.)

Şimdi sadede geliyorum.

Adıge Toplumunun üyeleri olarak, çeşitli adlarla derneklerimiz var. Şu anda çatısı altında bulunduğumuz BİRLEŞİK KAFKASYA VAKFI DERNEĞİmiz, üyelerinin Eğitim - Kültür - Sosyal Dayanışmasına dönük faaliyetleri, tüzüğünün ana kapsamı olarak belirlemiş ve 2002 yılında kurulmuş olup, üstün gayretle toplumumuza hizmete devam etmektedir. Kısaca "Birkaf" şeklinde zikretmekteyiz.

Derneğimiz, Sayın İzhan Baykal'ın  Başkanlığında Yönetim Kurulumuzun, emek ve gayretlerini görüyor ve takdir ediyorum. Derneğimize, kuruluşundan bu yana canı gönülden emek vermiş ve vermekte olan herkese minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca imkan sahibi olup, bu fiziki ortamı bağışlayan ve elinden gelen maddi desteklerini esirgemeyen tüm hemşehrilerimize de şükran ve saygılarımı ifade etmek istiyorum.

Burada, elinden gelenin en iyisini yapma gayreti içinde olan Derneğimiz, her yıl kermesler düzenliyor, oluşan gelir ile, ayrıca zekatlarını derneğimize teslim eden üye veya hemşehrilerimiz sayesinde  oluşan meblağlar, öğrencilerimize burs olarak veriliyor.  Ayrıca,  hamiyet sever üyelerimiz de  derneğimiz kanalı ile öğrencilerimize  burs vermekteler. Öğrencilerimize okul ve hayat boyu başarılar dilerken, maddi katkı sağlayan üyelerimizde çok teşekkür etmek istiyorum. Bunun dışında her sene, üyelerimiz tarafından derneğimize teslim edilen fitreler, ihtiyaç sahipleri tespit edilerek muhtaç ailelere ve son yıllarda da Suriye'den  gelen mülteci hemşehrilerimize verilmektedir.

Son yıllarda Suriye'den gelen hemşehrilerimize (toplamda 68 hane) derneğimiz kanalı ile üye ve hemşehrilerimizin yardımları sayesinde, ev-mutfak eşyaları - soba - odun - kömür vb. giysi gibi araç gereçlerle desteklenmiştir. Bunun dışında bu yıl, dernek üyemiz  ve yardım sever hemşehrilerimiz sayesinde 159  muhtaç aileye ve genelde Suriyeli mültecilere Ramazan ayında iaşe dağıtılmıştır.


Bu yaz dernek binamızın  alt katında tadilat yapılmış ve iç kısımlar boya ile elden geçmiştir. Dershanemiz yeni hali ile 30 öğrenciye göre düzenleme yapılmış olup, her sene olduğu gibi bu senede Kuran ve Adıge dili dersleri verilecektir. Dersleri Turan Doğan Hoca vermektedir. Kendisine bu vesile ile saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz. Öğrenci kayıtları, Bayram akabinde üyelerimize SMS ile duyurulacaktır.  


Derneğimize ulaştırılan vefat haberleri ve benzeri duyurular SMS ile, üyelerimize ulaştırılmaktadır. Bu hizmet, Kuzey Kafkas Derneği ile koordineli yürütülmektedir. 


Derneğimiz, rahmetli olan hemşehrilerimizin cenaze törenlerinde bulunmakta ve ailelerine Başsağlığı ziyaretleri yapılmaktadır.

Derneğimiz alt katında yeni kütüphane yapıldı. eskiden mevcut olan dini ve kültürümüzle ilgili kitaplar raflara yerleştirildi, Bu konu üyelerimizin himmetlerine açıktır. Yani, kültürümüzle ilgili kitap bağışlarınızı kabul etmekteyiz.  Bu çalışmalar hepimizi sevindirmeli. Bu konuda emek veren yönetimdeki arkadaşlarımızı kutlar ve teşekkür ederim.

Hidayet Beyin, derneğimize, 1 Terabaytlık, digital arşiv oluşturma projesini, heyecanla karşıladım. Elimizde olan materyalleri kendisine aktarmak konusunda kendisi ile işbirliği yapmalıyız. Kendisini kutluyorum. Elinden gelenin en iyisini yapma gayretlerini şükranla karşılıyorum.

Bu vesile ile Derneğimiz tüzüğünü de temas etmeyi faydalı görüyorum.


Derneğimizin  adı "Kayseri Birleşik Kafkasya Kültür Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Derneği" dir. Merkezi Kayseri olup, ülke genelinde şube açabilir. Kısa adı :BİRLEŞİK KAFKASYA DERNEĞİ


Dernek, amacına matuf hizmet konuları; Tüzüğün 3. Maddesinde ÇALIŞMA KONULARI VE BİÇİMLERİ şeklinde yer almaktadır. Olduğu gibi aktarıyorum.



  1. Üyelerini ve toplumu bilgilendirmek için konferans, seminer, sempozyum, panel, açık oturum ve benzeri her türlü bilimsel, kültür ve sanatsal çalışmalar yapmak ve çalışma ürünleri yayınlamak.
  2. Sergi, gece, çay, piknik, gezi, festival, şenlik ve benzeri sosyal faaliyetler yoluyla üyeler arasında yakınlaşma, yardımlaşma ve kaynaşmayı sağlamak.
  3. Fuarlar ve yarışmalar düzenlemek.
  4. Fakir ve ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırmak, öğrencilere burs vermek için kermes ve benzeri yardım kampanyaları düzenlemek.
  5. Dil, bilgisayar, güzel sanatlar, dikiş ve benzeri konularda kurslar düzenlemek.
  6. Amacına ulaşmak için, gerekirse, ticari faaliyette ve uluslar arası faaliyette bulunmak
  7. Sportif faaliyetler düzenlemek, kreş, huzur evi, aş ocağı
  8. Özel okul, yurt, pansiyon, lokal, okuma salonu, kütüphane gibi mekanlar açmak ve çalıştırmak.
  9. Özel tv, özel radyo açmak ve çalıştırmak, bülten, gazete, dergi ve İnternet sitesi yayınlamak.
  10. İlköğretim, orta, lise ve üniversite kademelerindeki öğrenciler için hazırlık ve yardımcı kurslar düzenlemek.
  11. Sosyal ve ekonomik konularda çeşitli araştırma, anket, rapor ve çalışmalarda bulunmak.
  12. Çalışmaları için, ihtiyaç duyacağı taşınır ve taşınmaz mallar edinmek, taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde her türlü hakları koydurmak, işletmek ve her türlü inşaatı yaptırmak ve onları dernek amaçlarına uygun bir şekilde kullanmak.
Yukarıda ifadesini bulan, derneğimizin amaç ve çalışma konularına uygun şekilde, daha neler yapabiliriz konusunda fikir egzersizi yaptığımızda  Neler Yapabiliriz? Neden Yapmalıyız?  Nasıl Yapmalıyız?  vb. soruları sorarak araştırma ve geliştirme gayreti içinde olabiliriz. Şöyle ki:

Geleceğe dönük olarak, derneklerimiz, çalışma ve düşünme zemini yaratabilir, şeklindeki düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Çocuklarımız ve gençlerimiz geleceğimiz olduğuna göre, daha etkin - yetkin ve öz güven içinde hayata hazırlanmaları konusunda ailelerine görev düşmektedir. Bu çerçevede, ayrıca derneklerimiz neler yapabilir?  Sorularını  sorarken, ailelerinin de ilgi ve katkısını beklemeliyiz.

Yaşam boyu öğrenme ve öğretme anlayışını keşfetme ve geliştirme konusunda akademisyen emeklilerimizin katkısını çok önemli bulmaktayım.

Adıgeler olarak tarihimizi öğrenme - öğretme konusunda gayret içinde olabiliriz.

Anadilimiz Adıge dilini çocuklarımıza öğretme ve geliştirme konusunda  sürekli eğitim içinde olmalıyız, bu konuda İnternet teknolojilerinden ve olanaklarından yararlanabiliriz.

Xabze toplumu olarak, Xabze'lerimizi araştırma ve geliştirme konusunda Xase grupları oluşturabiliriz. Xabze'lerimizi kısa ve pratik metinler haline getirebiliriz. Bu konuda son yıllarda ülkemizde yazılmış kayda değer iki Xabxe kitabı yayımlanmıştır. Yazarları Nahit Serbes ve Rahmi Tuna olup, bu değerli hemşehri yazarlarımızı yürekten kutlarım, değerli eserlerinden faydalanmak, bize kalıyor ve okumalıyız - öğrenmeliyiz, derim.

Thamade'lerimizin, yetkinlik ve tecrübelerinden yararlanabilmeliyiz.  Bu tür sohbet ve etkinlik ortamlarını video ile kayıt altına alarak gençlerimizin İnternet'ten veya Cd - Dvd'lerden ulaşmalarını temin edebiliriz.

DKD - Düşün Dinle Konuş vb. kurslar düzenleyerek toplum karşısında konuşma yeteneğimizi geliştirebiliriz. 

İsveç Modeli Halk Eğitimi vb. eğitim olanaklarından sürekli yararlanabiliriz.

Belediyelerin ve Kayseri Belediyesinin Kaymek vb. Meslek ve hobi kurslarına özellikle gençlerimiz katılmalı derim. Emekliler dahil, halka açık ve ücretsizdir. 
  
Kültürümüzü geliştirme ve yardımlaşma amacına dönük Köy Dernekleri ve Web Siteleri kurma konusunda, gayret gösterebiliriz. Uzunyayla'da ve Türkiye genelinde, bunu başarmış birçok köyümüzün örnek olabilecek başarıları mevcuttur.   

2015 Genel Seçimlerinde Kayseri bağımsız adayımız Sayın Emine Sezgin'in dikkat çektiği gibi Köy Kültür Evi, fikri çok önemli olup, Köy Derneği bünyesinde değer kazanacaktır. Bu amaca yönelik, kapsamlı bir çalışma ile Kültür Evi projesi hazırlanabilir. Amaçlarımızı  gerçekleştirmek için, bir takım yardım fonlarından yararlanabiliriz.

İnternet üzerinden canlı Televizyon yayınları, online radyo yayınları mümkün, araştırabiliriz.  

İnternet okur yazarlığı ve bilgisayarı iyi kullanmak, çok önemli olup, gençlerimize bu konuda iş düşüyor. Sosyal medyayı, Bir Adıge'ye yakışır şekilde, pozitif mesaj içerikli, olması konusunda dikkatli bir dil, kullanmalıyız. Ayrıca Sosyal Medyayı tapıncak haline getirmek sağlıklı olmasa gerek.

Skype - Google / Hangouts  - Netmeeting programlarını keşfedip eğitim toplantıları için kullanabiliriz.

Meditasyon, kavramını araştırabiliriz. Ruhsal ve  bedensel dinginlik hali için önemli...

Anket çalışmaları ile toplumumuzun nasıl düşündüğünü anlayabiliriz. Bu konuda akademisyen hemşehrilerimizin görüşlerinden faydalanabiliriz.

İş ve Akademi dünyasından, insanlarımızı bilmek, önemlidir. Yetkin insanlarımızı konuşmacı olarak derneklerimize davet edebilir ve fikir ve önerilerinden yararlanabiliriz. İş adamlarımızdan sponsorluk beklentilerimiz olabilir.

Köylerimizde sülale ve köy toplantıları tertip edilerek etkili tanışma ve kaynaşma ortamları olabilir.

Derneklerimizin üyelerinin daha yakından birbirlerini tanımlarını temin edecek çalışmalar yapabiliriz.

Grup Kitap Okuma organizasyonları olabilir.

STK bazında düşünce kuruluşlarımızı kurmayı düşünebiliriz.

Beyin Fırtınası ekipleri oluşturmak, sorun çözmede ve yeni fikirler üretme konusunda faydalı bir yöntemdir.

SWOT analizi - Kişilik analizi - Johari Penceresi - Empatik Davranış kavramları ile tanışabiliriz.

Kafkasya'daki hemşehrilerimizle, tanışmanın yolların araştırabiliriz. Turistik seyahatler zaten devam ediyor, İnternet üzerinden görüşme ve tanışmayı düşünebiliriz.

Derneklerimize yeni üyeler kaydetme konusunda motivasyon çalışmaları olabilir. Üyelerimizle de dernekte sohbet toplantılarında buluşup kaynaşma ortamları düzenleyebiliriz. 

Adıge toplumu olarak, masa başı beyin fırtınası vb. çalışmaları ile iyi yönlerimizi tespit edip, geliştirebilir, iyi olmayan yönlerimizi bulup, gidermek için bir çaba içinde olabiliriz.

Toplantılarda, konuşmacıya;  katılımcı ve destekleyici tutum önemlidir. Bunu alkışlayarak, soru sorarak, beğendiğimiz veya beğenmediğimiz hususları dile getirerek veya eleştiri getirirken, bizim nasıl düşündüğümüzü dile getirebiliriz.

Şecere, yani soy ağacı çalışmaları ile soyumuzu, akrabalarımızı araştırabilir ve kayıt altına alarak çocuklarımızın da eş dost akraba bilgilerine ulaşmalarını vesile olmalıyız. Bu tür çalışmaları önemli bir  miras olarak bırakabiliriz.

Derneklerimizde, konuşma ve etkinliklerimizi kayıt altına almak için, üçayak sehpa ve kamera - fotoğraf makinesi arşivleme ve sistemlerimizi kurmalıyız. 

Anlayarak Hızlı Okuma Kurslarına ve Hafıza Geliştirme vb. konulara da dikkatinizi çekmek isterim. Öğrencilerimizin başarılarını ciddi şekilde destek verecek Kişisel Eğitim kurslarıdır. Araştırmalısınız.

Derneklerimizde eğitim amaçlı, akıllı tahta veya sunum için bilgisayar - projeksiyon cihazlarımızı bulundurmak oldukça faydalı olur, bu ve benzeri çağdaş araç gereçler. 

İnsanlar birbirlerine tanıdığı ölçüde samimi ve dostça davranır, Birbirimizi yeterince tanımadığımız da ilgilenmekten kaçınırız, ve burnu havada veya soğuk bir insan damgasını, yemekten kurtulamayız. Bilgi, her zaman güçtür. Bilginin gücünü ve verdiği huzuru kullanarak sempatik ve sevilen bir insan olabiliriz.  

Genel olarak insanlar, tanımadığı ve bilmediği
insan ve şeylere karşı, korku duyar ve ön yargı ile yaklaşır. Tanıdıkça bu ön yargı ve korku sevgiye dönüşebilir.  

Sözlerimin kişisel görüşlerim olduğunu tekrar ifade etmem yerinde olur. Aklımın erdiği kadar, toplumumuzun hayrına olabileceğini düşündüğüm, görüşlerimi dile getirdim.

Arz etmiş olduğum bu tür benzer fikir ve önerileriniz ile sizde katkıda bulunabilirsiniz. Yukarıda kısa ve başlıklar halinde ifade edilen fikir ve düşünceleri sizde İnternet'ten araştırarak kendinizi geliştirme yolunda bir adım atabilirsiniz. Ayrıca Dernek Yönetimleri bu tür konuları toplantılar yaparak, enine boyuna tartışabilirler. Bende mensubu bulunduğum derneğime, bu fikirlerin açılımları konusunda yardımcı olmaya amadeyim.

Bir insan, toplumu için faydalı düşünceleri çevresiyle paylaşmıyorsa, ya korkaktır, ya da bencildir, veya toplumuna karşı iyiliksever değildir.  

İlkeli ve nitelikli Adıge toplumu,  çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz erdemli emek ve destek ile yükselecektir. Bu çalışmalarımızı bilinçli yapmalı ve sürekli kılmalıyız. Aklımızı kullanarak, emek ve gayretle çok şeyler başarabiliriz. Bu içtenlikli mesajlarım, genelde, tüm olgunlaşmak isteyen insanlar için de geçerlidir.

Dost, doğruları söyler. Düşman, istediğini söyler. Deli, aklına geleni söyler. Aşık, içinden geleni söyler. Dost eleştirisi kıymetlidir, faydalanmasını bilmeli. Düşmanın ne dediğini ise, kulaklarını aç ve iyi dinle, gelebilecek zararları ön görebilesin. (Bu tavsiyeyi, her zaman hatırımızda  tutmalıyız.)

Bu vesile ile,  Yüce Rabbimiz, cümlemizin tüm ibadetlerini ve salih amellerini kabul etsin - doğru insan olmak - doğru yolda olmak konusunda,  Yüce Allah, dua ve niyazlarımızı kabul buyursun. Allah, yaklaşan Ramazan Bayramımızı mübarek kılsın ve tekrarına erdirsin.

Sabır ve dikkatle dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum.  Sözlerimi burada noktalarken, tekrar hepinizi sevgi saygı ile selamlıyorum.

NOT:  Beni ve düşüncelerimi daha yakından tanımak isterseniz, Web Siteme   www.hertelden-dahice-fikirler.blogspot.com.tr'a göz atabilirsiniz. 

Bu konuşma metni, Kayseri Birleşik Kafkasya Derneğinde 12 Temmüz 2015 tarihinde İftar yemeğinde dile getirilmiş olup, Başkanımızın onayı ile Bloguma eklemem uygun görülmüştür.  

Dikkatli okuyucu, konuşma metnine göre, burada okuduğunuz şekliyle bazı ilave fikirler olduğunu fark edecektir.

Sebahattin Tokmak